Yeni Yıl, Yeni Yıl, Herkese Kutlu Olsun!!

Aralık ayı tartışmasız en sevdiğim ay çünkü ben yılbaşı süslemelerine bayılıyorum. 1 Aralık olduğu gün hemen ağacımı indirip süslemeye başlıyorum. Yılbaşı alışverişine çıkıyorum hediyeler, yeni süsler derken kendimi kaybediyorum.

Bu sene her yıl olduğu gibi evde yılbaşı yemeği hazırlayacaktım (hem de Prag'dan İstanbul'un 3'te 1 fiyatına aldığım Moser renkli kadehlerimle ikram edeceğim Moet  Chandon şampanyaya kadar hazırlık yapmıştım!) Ama (bu büyük bir ama) bu ayın ikizlere etkisinden midir bilinmez bu hafta başından beri herşey ters gidiyor.

Sonunda tek başıma kendimi sokaklara falan atacağım.Nişanlım akşam 11 sabah 7 arası çalışıyor olacak, yani yeni yıla girerken yok (saat 11de Taksimde olabilmesi için 9'da falan çıkması gerek heralde).

Arkadaşlarıma evde düzenleyeceğim yemek için davetiye gönderdim  (ki her sene bize gelirler)ama daha kimseden beni sevindirecek bir cevap alamadım.

2011'e cok mutlu girmek istiyorum ve artık bir an evvel düğünümü planlamaya başlamak istiyorum.

Noel Baba'ya Not: Sevgili Noel Baba, bu sene çok uslu bir kız oldum denebilir; o yüzden lütfen bütün dileklerim gerçek olsun. (Sakın canımı sıkma da dediklerimi yap yoksa ağlıycam)

Av Mevsimi

Cuma günü itibarıyla vizyona giren Av Mevsimi'ni
geçen gece galasında izleme şerefine nail olduk.
Gala hiç özenilmemiş diyebileceğim, Ukra inşaatın reklam kampanyası şeklinde düzenlenmişti. Gecenin en güzel yanı, Cem Yılmaz'ın bir an için yanımıza gelip sohbet etmesiydi. Tabii bu bazı arkadaşlarımıza daha fazla mutluluk ve heyacan yaşatmış olabilir ( o kendini biliyorrrr).

Galada film izlemek gerçekten çok keyifli: Reklam
yok, ara yok (gerçi film uzun olunca tuvalete gidememek biraz kötü ama...). Filmi genel olarak beğendim: uzun metraj CSI dizisi gibi ama çekimler ve oyuncular güzel.

Yazıya böyle başlamış olsam da asıl bahsetmek istediğim av, geçen salı Lanvin elbise peşinde nasıl daha güneş bile doğmamışken uyanıp da sessiz sedasız avımızın peşinden gittiğimiz. Kıskandırmak gibi olmasın ama, Lavin koleksiyonunu görmeye ilk olan, o şanslı 320 kişiden biriydim.

Sabah 7.30 itibarı ile Forum  İstanbul'da yerimi almıştım. Etrafta insanı rahatsız eden, konsantrasyonumuzu bozan kameralar ve Lanvin for H&M için çıldıran biz kadınlardan başka (bu arada önümde iki çocukta sevgilileri için elbise almaya gelmişlerdi ki hayallerimde ki en iyi erkek oscarını alabilirler!) AVM'yi temizleyen insanlar vardı (ki onlarda bizlere garip garip bakıyorlardı.

Birkaç saat bekledikten sonra  kolumuza bilekliklerimizi takmış saat kaçta mağazaya gireceğimizi
bilerek Starbucks'ın yolunu tuttuk. En sevdiğim yılbaşı içeceği Toffee Nut'ın çıkmış olmasıyla mutluluğumu bir kat daha arttırarak avımı  beklemeye başladım. 10.30 da ikinci 20'li grup olarak Lanvin
elbiselerin yanına giriş yaptığımız anda 15 dakikamız başladı. Kardeşimle daha önceden neler almamız gerektiğini planladığımızdan (yani daha çok herşeyi demeliydim) avımızı kolayca kafesledik.
Ve dünyanın en güzel gamboçlarıyla sırtlayıp evimize götürdük. 

Av Mevsimi galasına da işte bu avımda almış olduğum Lanvin elbise, Lanvin for HM sahte kürk-yelek, kırmızı kolye, ve Chanel ayakkabılarımı giyerek katıldım.

Not.
Lanvin for H&M aynı zamanda Unicef yararına satışa sunulan
couture bir koleksiyonda hazırladı ve açık arttırmaya çıkarıldı.

Kendime Notlar:

1.
Lanvin for H&M 23 Kasımda Türkiye'de de satışa sunuluacak.
(sevgili kardeşim sırf bunun için Paris'e gitmek istiyordu )
(6 kasımda H&M Forum İstanbul'da oleyyyyy)
2.


Dom Perignon'un limited edition Warhol şişesinden almalıyım.
(limited editon olan herşey bende bir hastalık)
3.


işte bir limited edition daha  Chanal Khaki oje serisinden sonra
Soho'da yenilenen mağazası için özel allık piyasaya sunmuş.

4.


Celine bu sezon inanılmaz bir koleksiyona sahip
ilk olarak kendime iki renkli dolgu topuklu çizmelerden
almam lazım (dolgu topuk sevmeme ragmen celine'ler muhteşem)
(ve de balenciaga coraplarımla inanılmaz olacak ahh aslında gecen sezonlarda
chanel bu renklerde çorap yapmıştı keşke onu da alsaymışım :((

5.

Balayında insan çok sıkılırsa kağıt oynamaz mı??
yani eğer ben bu mon jeu iskambil destesine sahip olsam
çok cazip gelebilir

6.


 Bu ay ki dergileri okurken bir iç çamaşırı markasına
aşık oldum Rosamosario (http://www.rosamosario.com/Default.aspx )
hepsi birbirinden güzel fakat onlara sahip olmak için
Milano'ya gitmem gerek :( (yani aslında mutlu yüzde
yapabilirim en sevdiğim şehre bir daha girmek için bir
neden daha buldum)
(iç çamaşırı alışverişi için http://www.fairefroufrou.com/

7.
Macoron aşkına La Durée sonunda İstanbul'da
(bebek Paul'un yerinde çok yakında midemizde)
sitesinden alınmıştır.
Meraklılarına La Durée makaronları

The story of the Macaroon

These small, round cakes, crisp on the outside, smooth and soft in the middle, are made every morning in Ladurée’s "laboratory". With each new season, Ladurée pays tribute to this its most famous creation by creating a new flavour.
The new flavors:Cherry
Apple

Macaroons collection:
Flavours that are permanently available:
Chocolate - Bitter Chocolate - Vanilla - Coffee - Rose - Pistachio - Raspberry - Blackcurrant Violet - Caramel with salted butter - Red Fruits - Orange Blossom - Liquorice - Lemon

Seasonal flavours:
Coconut - Mint - Amande - Spice and soft fruits - Chesnuts - Praline - Lemon Cedrat - Fig & Date


bu broşürü görmenizi şiddetle tavsiye ediyorum
http://www.laduree.fr/_docs/produits/_brochures/laduree-flyer-macarons.pdf
(şu an bayılıcam gerçekten acilen macaron yemem lazım)

8. 
son olarak bir program önerisinde bulunmak istiyorum
hergün discovery channel @ 19.00 'da Buddy Cake Boss
mutlaka izleyin (keşke Buddy taaa Amerika'dan kalkıp gelip
benim düğün pastamı yapsa offf çok mu şey istiyorum sanki)

Oradan Buradan

Nasıl bir kalp bıraktın bilir misin ardından, bilir misin kırılan kalpler düzelmez asla...
Bir şarkı sözünü aklınızdan çıkartmak için onu yazmanız gerek. Bilinçaltım devamlı bu şarkıyı söyletiyor bana. Ama ben inanılmaz mutluyum, kalbim tamamen yenilenmiş bir halde atmakta. Neden mi? Nişanlımın ASKERLİK (ğ)i bitti. Sonunda özgürüz her şeyi yapabiliriz taa ki ekimin 11'ine kadar. Çünkü nişanlımın işi başlıyor ve yoğun bir tempoyla çalışmaya başlayacak. O yüzden pazar günü küçük bir kaçamak yapıp Sapanca Güral Wellness Otel'ine gidiyoruz. Sonunda başbaşa  kalabileceğimiz için mutluyum. Hem de orada yeni bir araştırmanın içine gireceğim. İnanılmaz güzel gelin paketleri olduğunu duymuştum. Orada her şeyi inceleyip sizlerle paylaşacağım. Acaba bekarlığa veda partysi Güral da mı olsa yoksa klasik olarak Nahide Motel de mi?(eski Cahide) Buna karar vermem için önümde 8-9 ay gibi bir süre var, her seçeneği değerlendireceğim. Nişanlım da geldiğine göre düğün/evlilik/ev gibi konulara tekrar geri dönüş yapabilirim. Ayyy şu aylar bir an önce geçse de bir an önce balayında olsak.... (Nerde mi??? Şimdilik bende saklı.)

Dıdıdıdıt gelin savaşları başlasın önümüzde zorlu günler var ve evlenmeye hazırlanan benle beraber yaklaşık 10 aradaşım daha var. Offfff herşeyim orjinal olmalı (orjinal fikirler için tıkla), kimsede olmayan şeyler bulmam lazımm!

Guissepe Zanotti ve the Runway Bride

Geçen gece hepinizin bildiği gibi Fashion Night Out gecesiydi. Böyle bir gece tam benim için düzenlenmişti sanki (yılbaşı gelmiş gibi hissettim.) Geceye Nişantaşı'nda Godiva'nın beyaz çikolata kaplı çilekleri ve Valentino'da ikram edilen Moet Chandon ile başladık (düğünümüze de böyle başlarız inşallah). Ve oradan soluğu Nazlı Yargıcı'nın sahibi olduğu Bread and Butter'a aldık... FNO’ya özel olarak Essie'nin sezon renklerinde hazırlanmış cupcakeler yiyerek ona uyumlu ojeler sürdürdük. Benim tırnaklarım çikolata rengine bulanıp, matlaştırıldı. Sarı ve kırmızı tırnaklar ise Düğün Planım.com sitesinin kurucularının =)

Nişantaşı’nda ki kalabalığın içersinden ilerleyip Zannotti'nin mağazasına girdik fakat geç kaldığımız için tasarımcıyla tanışma fırsatını kaçırmışız...

Üzülerek oradan çıkıp Beymen'e girip biraz etrafa bakınıp bu kalabalıkta alışveriş yapmanın imkansız olduğunu anlayınca soluğu İstinye Park'ta aldık. İlk olarak Louis Vuitton'da (Atina'dan aldığım bu sezonun hitlerinden biri olan çantamla) FNO pozu verdik fakat o resimlere bir türlü ulaşamadım! Birkaç mağazayı daha gezmeye karar verdik ama kalabalıktan çok rahatsız olduk... Yine de şansımı denemek için Beymen'de Giuseppe Zanotti'yi aramaya karar verdim (bu arada Beymen'in yeni dizaynı çok hoşuma gitti.) Sonuç: Yine bulamadım derken bir iki sorudan sonra kendisinin Bej’de olduğunu ve beni tanıştırabileceklerini öğrendim! Sonrasında neler olduğunu heyecandan pek hatırlamıyorum ama resim çektirmeyi de ihmal etmedim doğrusu!

Ve son olarak
Chanel FNO için özel bir oje serisi üretti (khaki) Türkiye'ye birkaç gün de olsa rötarlı geldi ama geldi! Ve ben almasam olmazdı! Harvey Nichols'ta satılıyor ama kötü bir haber sadece 50 set getirilen ojeler ilk gün tükendi (kendiminkini acaba ebay'den satsam mı?)

Macaron’dan Düğün Pastası İstiyorum!

Bir haftadır Atina'daydım ve binbir türlü istekle geri döndüm. Bu sezon için kendime çok başarılı seçimler yaptığıma inanıyorum (3 kadın yurtdışına çıktığında alışveriş yapmadan dönmesi imkansız olsa gerek): Louis Vuitton yeni sezon için çok çekici bir renk çıkarmış ve özellikle zarf şeklindeki çantasına vuruldum! Ama hemen almadım tabii, bir gece üzerine uyudum, kararımı verdim ve sabah 10'da mağazanın kapısında yerimi aldım. Benim yaptığım alışverişin gelin blog’unda işi ne diye düşüneceksiniz ama bu sorunun çok basit bir cevabı var: Biz nişanlımla balayında İtalya Fransa turu yapmayı düşünüyoruz ve kendimi çok iyi biliyorum yurtdışına çıkınca en sevdiğim yerler mağazalar olacak. Misal, annemi gezi seyahati olarak Milona'ya götürmüştüm ve kadıncağız Milano'yu Duomo meydanı ve Via Montenapoleone 'den ibaret sanıyor! Paris'in de en romantik noktası, Champs Elysee'deki Louis Vuitton mağazasının yürüyen merdivenleri. Soruma geri dönersek, her ne kadar nişanlım mağaza gezmeme çok bir şey demese de buna ne kadar dayanır??

Atina ile ilgili bir sorunum daha var o da Zonar's macaronları (Macaron da nedir diyorsanız
tıklayın). Aman Allah'ım, THY'ye rica etsem bana her gün Zonar’s adlı pastaneden macaron getirebilirler mi? Ahhh, muhteşemdi. Tanesi 1.5 Euro olan ve 14 değişik çeşitte sunulan macaronlar için şu an ölebilirim ya da 500 kilo olabilirim. Düğün pastam o macaronlardan yapılsın ve de evime her gün servis edilsin istiyorum (şu an bu satırları yazarken bile ağzımın suyu akıyor). Limon, vanilya, çikolata, kırmızı meyveler, ahhh kahve... daha fazla sayamayacağım, acaba akşam uçağına yetişir miyim?

İstanbul’da benzer lezzetteki macaronları Baylan’da ya da
Butterfly’da tadabilirsiniz. Evde kendiniz macaron yapmak isterseniz sevgili Devlatşah’ın ya da sevgili Pastacı’nın leziz tariflerini deneyebilirsiniz.

Resim: marthastewartweddings.com

Bütün kızlar toplandık ve perşembe gecesi soluğu Anjelique 'de aldık. Muhteşem bir gece geçirdik. Liseden arkadaşımız olan ve dünya çapında tanınan DJ NV'nin performansı tek kelimeyle inanılmazdı. Tabi gecenin eğlenceli ruh haliyle benim o sırada hemen kafamda tilkiler dolaşmaya başladı: Acaba düğünüm Anjelique'de mi olsa? Nazlı Var da gecenin sürprizi olarak bize katılıp çalar ve herkesi coşturur mu?? (ve daha da önemlisi sevgilim bu fikrime ne der?)

En azından düğün olmasa da bekarlığa veda partisi kesin olarak bu tarz bol eğlenceli bir ortamda yapılmalı diye düşünüyorum ve herkese tavsiye ediyorum.

Not: Eğer
DJ Nazlı Var'ı merak ettiyseniz kendisi yarın akşam tekrar Anjelique'de, herkesi coşturmaya hazırlanıyor.

En Yakın Arkadaşım Evlendi!

...bütün kızlar toplandık, toplandık... Vee en yakın arkadaşımızı evlendirdik.

Perşembe gecesi
Four Seasons Bosphorus'ta hayatımda gördüğüm en güzel düğünlerden biri gerçekleşti. Sabah erkenden Ebil'de topuz, arkasından Mac'de makyaj yaptırdıktan sonra, alelacele üstüme Notte by Marchesa elbisemi geçirerek koşarcasına Four Seasons'a gittim, çünkü yine geç kalmıştım ama bu sorun yaratmadı, zira sevgili gelinimiz de programın 1.5 saat gerisinde kalmıştı.

Ben gittiğimde makyajı tamamlanmış saçı yapılıyordu, ve o an kendimi o kadar garip hissettim ki, yıllar boyunca ben onu hiç öyle görmemiştim. Her zaman spor ayakkabı jean t-shirt giyen arkadaşım bir anda kuğu gibi olmuştu. Gelinliğini ellerimizle giydirirken bir duygu seli yaşandı. Çok heyecanlı bir şey. Nikah zamanı gelince, çiftimiz tahtlarına oturup bir kraliyet mensubu edalarıyla bizlere aşklarını ilan ettikten sonra havai fişeklerin eşliğinde herkes onları coşkuyla alkışlamaya başladı.

Trio Organizasyon
'un zarif masa düzeni gerçekten görülmeye değerdi. Pembenin en güzel tonunda hazırlanmış düzenlemelerle, Four Seasons'ın Michelin yıldızlı restaurantlarına taş çıkartıcak lezzetlerde sunduğu yemekler inanılmaz bir uyum içindeydi. (Bu arada Four Seasons çalışanlarına teşekkür etmek istiyorum, bu kadar güleryüzlü olmaları ve işlerini severek yapmaları gerçekten farklarını ortaya koyuyor.) Dj Emre, bütün gece insanı şaşırtıcak müzikler yaparak, pistin bir an bile boşalmamasını sağladı (ahh zavallı ayaklarım, ama çok eğlendik di mi?)

Çok içtim, biraz sarhoş oldum ama böyle gece görmedim, tek kelimeyle muhteşem! Çocuklar sizi seviyorum ve ömür boyu mutluluklar diliyorum. (yaso sıra sende :)) Maldivler'deki balayında tropik yağmurların sizden
uzak durması dileğiyle...

Düğünümde Göbek de Atmak Istiyorum!


Çadırımın üstüne şıp dedi damladı...

Allah'ım bu havalar nedir böyle içimi bir kasvet kapladı. (Yani iyi ki bu yaz evlenmiyorum diye şükrediyorum; her haftasonu İstanbul'da kapalı
hava mı olur ya??) 



Ben ne kadar modern ya da ''avrupai'' bir tip de olsam içimin bir köşesinde Nesrin Topkapı'nın akrabası olduğuma inanıyorum ve oyun havasına bayılıyorum. (Zaten küçükken dansözleri seyretmekten kendimi alamazdım.) Kapı gıcırtısında bile içimde bir şey beni dürtüyor ama yine de kendimi tutuyorum.

Şimdi gelelim en büyük problemimize; nişanlımın oyun havası sevmemesini geçiyorum, ona göre, bir düğünde bu müziğin çalınması düğünün konseptine çok ters bir şeymiş. Ama ben göbek de atmak istiyorum. Tamam bütün gece öyle olsun istemiyorum en azından 10 şarkı çalınsın yani. Her ne kadar ben sevmem diyenler çoğunlukta da olsa pistlerin en çok bu tarz müziklerle dolduğuna hep şahit oluyorum.

Can’t Take My Eyes off You'dan sonra çiftetelli çalsak olmaz mı???
(En kötü ihtimal kurtlarımızı kına gecesinde dökücez…)

resim:photojj.com

Gelinliğimle Hangi Ojeyi Süreceğim?


"...her yaşın bir güzelliği var, en güzel çağımdayım, ya gelir geçersin hayatımdan, ya gelir kalır... " Bu şarkıya 
bayılıyorum!

Cumartesi gününü iple çekiyorum, çünkü kankam ve ben haftalar öncesinden arayıp da aldığımız
Vakko Wedding Akaretler'deki randevuya gidip gelinlik deneyeceğiz. (Gerçi ben gelinlik, kankam da duvak deneyecek, ama ben onu düğününde 2 değişik gelinlik giymesi konusunda kandırmaya çalışıyorum, çünkü artık yeni trend nikahtan sonra 2. gelinliği giymek!)

Bu konuyu pazartesi günü 
uzun uzadıya anlatacağım ama şu anda benim asıl sorum gelinlikle ne renk oje süreceğim.

Bu yüzden yeni bir koleksiyona başladım; her hafta kendime yeni bir Chanel oje alıyorum. Sonuç: Yine kararsızlıklar içindeyim. O yüzden kararım, o gün geldiğinde Chanel’in sezon rengi neyse onu süreceğim sanırım.
 Mesela bugün olsaydı Chanel 505 sürecektim.

Chanel! Beni bu sözü verdiğime pişman etme ve gelecek yaza en güzel rengini çıkar, hep benimle kal..


Resimde Chanel’in 2010 yazı favori renkleri... Yaz düğünlerinde sürebileçeğiniz farklı renk oje seçenekleri için
şu yazıya da bir göz atın.

MAC Beni Star Yap!!


“Gözler kalbin aynasıdır, yalan nedir bilmez onlar,” derken göz makyajının bir gelin için ne denli önemli olduğunu sizlere hatırlatıp, bunun için yaptığım araştırmanın sonucunu sizlerle paylaşıyorum. Benim favorim MAC (Hatta makyaj yaptırmak isteyenler için Akmerkez MAC'den Banu). Birçok önemli olay öncesi, makyajımı MAC'de yaptırdım ve sonuç hep mükemmel oldu. Hatta nişan makyajım yapılıp ben dükkandan çıktıktan sonra o sırada makyaj yaptıran birçok kişi benim makyajıma talip olmuşlar. Ahh keşke her gün profesyonel makyaj yaptırabilsem, gözümde Türkan Şoray kirpiği, Bridget Bardott eyeliner'ı olsaa...Hayat bayram olsa! Düğünüm gerçekleşene kadar olabildiğince fırsat yaratıp, farklı tarzlarda makyaj denemeleri yaptırmak istiyorum. Böylece o gün geldiğinde mükemmel makyajıma kavuşmuş olacağım. MAC beni star yap!!

Takma kirpikleri nasıl kullanabileceğinizi öğrenmek için buraya
tıklayın.

Tek Taşımı Kendim Almadım Ama...

Tek taşımı kendim almadım, tek başıma hiç takmadım, sevgilim girsin havayaaa.... (Ben şarkı sözlerini kendi durumuma çevirmeyi çok seviyorum o yüzden her yazıya bir tane ekliyorum; melodili okumanızı tavsiye ederim.) Evlilik teklifimi tektaş eşliğinde aldım. “Tektaşını nasıl aldın?” derseniz, ben her ne kadar sürprizleri sevsem de sevgilimin zevkine güvensem de uzun yıllar takacağım bir şeyi kendim seçmek istedim. Tanınmış, tanınmamış bütün kuyumcuları gezdikten sonra Gilan'ın Çintemani koleksiyonundan 1 karatlık bir yüzükle tanıştım. Birkaç hafta içinde ise Swissotel Gaja'da (bizim favori restoranımız) yüzüğümle olan ilişkimiz resmen başlamış oldu.

Her gün tektaş takacak bir ortamım olmamasından dolayı günlük hayatımda sevgilimin alyansıyla ikiz olan alyansımı takıyorum. O kadar sevimli ki en güzel tonda pembe altın rengine sahip ve içinde karşılıklı olarak isimlerimiz yazıyor. Bir de iç kısmında küçücük bir pırlantayla aşkımızın sonsuza dek süreceğini simgeliyor. Yüzüklerinizin içinize sinmesi o kadar önemli ki hele de benim gibi değişken duygu ve düşüncelere sahip biriyseniz. Şimdi geldiğim durum ne mi? Evet tektaşımı çok seviyorum, ama düğün zamanı nişanlım hediye olarak yüzüğümü büyütmek istediğini söyleyince Gilan'a tekrar gidip biraz taşlarla flört etmek istedim ve işte o an olan oldu galiba, artık Emerald kesim, etrafı taş bezeli yeni bir modele tutuldum!... Hayırrrrr olamaz yine mi?

Yemek Takımı mı Chanel mi?

Depresyondayım. Unutulmadım, aldatılmadım ama nişanlımın askerlik izni bitti ve geri döndü! Ve beni 3 ay daha ayrı kalacak olmamızın hüznü çarptı. Büyük ihtimalle bu aralar biraz bunalım takılacağım ama sizleri kendi buhranıma sürüklemek yerine, nişanlımı şu kısacık izin günlerinde bile nasıl çeyiz alışverişine sürüklediğimi anlatacağım.

Kafama taktığım birkaç şey var. 1.’si tabak takımı, 2.’si çatal bıçak, 3.’sü bardaklar, 4.’sü ve en önemlisi Chanel çanta! Kafamda kalacağına yanımda kalması daha iyi diyerek bunları almak için
Kanyon’a gittik. Villeroy Boch'un Marlene yemek takımını ve Arden Lane kristal bardaklarını beğendik. Katalogları ve fiyatları aldık, nişanlım askerden dönünce de almaya karar verdik. 2 kat yukarı çıkınca ise ne hikmetse kendimi(zi) Chanel'in önünde buluverdik. Bir Chanel çantanın, her kadının dolabında, anneden kıza geçmesi suretiyle yüzyıllar boyunca yaşayacağından, çeyiz alışverişimi klasik bir Chanel çantayla sonlandırmaya karar verdim. Sonuç; fikirler kafamda, Chanel kolumda! Nişanlımı bir daha tam 101 gün sonra görebileceğim :(

Resimdeki çanta
Chanel’in classics koleksiyonundan.

Yağmurlu bir Günde Düğün

Düğünüm konusunda çok heyecanlıyım. Nerde, nasıl olacak gibi sorular devamlı aklımı kurcalıyor. Kendimi devamlı düğünlere davet ettirmeye çalışıyorum ki araştırmacı kişiliğimi besleyip kendiminki için ödevimi iyi yapayım. Çok sevdiğim birinin düğünü için, Cumartesi sabahı heyecandan 7.30'da  uyandım (kim bilir benim günüm olsa ne yapardım!!!). Düğün çok güzel olmalıydı,  onu da bugün için en iyi şekilde hazırlamalıydım. Bütün gün inanılmaz güzel ve güneşli bir hava vardı, ta ki düğün saatine kadar...

Tam misafirler yerine oturmuşken yağmur hain yüzünü gösterdi  ve arkasından tam bir sel felaketine dönüştü. Gelin daha yukarı çıkmamıştı ki kötü haberi vermek bana düştü. Fakat bunun da  güzel yanını yakalamayı başarıp çılgınlar gibi eğlendik ve hava  düzelince tekrar açık havaya çıktık. Ama o da ne yarım saat sonra tekrar yağmur yağmaya başlamaz mı? Fakat bu sefer kimse yağmura aldırmadan, biraz da alkolün etkisiyle eğlenmeye devam etti. O yüzden, son anda gelişen aksilikleri kafaya pek de takmaya gerek yok, önemli olan düğünde en sevdiğiniz dostlarınızın yanınızda olması ve size her şartta ayak uyduracaklarını bilmeniz. Damadın değişiyle, dillere destan düğün böyle olur ve oldu da! Çiftimize mutluluklar dilerken, onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine diyorum....

Mekan seçiminizi yaparken dikkat etmeniz gerekenler hakkındaki bilgi almak için tıklayın.

Resim:  At first Sight Studio

İlk Çeyiz Alışverişi

Dün geceden bahsetmek şu anki ruh halimle pek uyuşmadığı için bugün tamamen yeni bir konuya geçiş yapıp içimdeki heyecanı anlatmak  istedim. Nişanlımla beraber uzun zamandır kendimize almayı planladığımız birkaç parça küçük eşya vardı; geçen hafta Markafoni'nin gönderdiği mailde Hiref'in %50 indirimde olduğunu görünce içimi kaplayan sevinçle hızımı alamayıp Kapadokya’dan özel el yapımı kadeh, gümüş ve altın ay peçetelik ve çeşme bülbül bir vazo ısmarlayıverdim. Gerçi bir evin en önemli aksesuarının bir çift Louboutin olması gerektiğini savunsam da farklı şeylerde gerektiğine kanaat getirterek bu alışverişe kalkıştığımı itiraf edeyim. Ve bugün sonunda siparişlerim geldi. Oleyyy!!!  Sonunda evimiz için küçük de olsa bir şeyler alabildim (her ne kadar evimizin ne tarzda döşenmesi hakkında  her gün yeni fikirlerle uyansam da, aldıklarımın her tarza uyacağını hissediyorum.) Tabi bu alışverişin sonucunda yine bir zorlukla karşılaştım ortada daha bir ev olmadığından aldıklarımı nereye koyacağım??....

Not. Christian Louboutin marka ayakkabılar Türkiye’de Beymen Ve Harvey Nichols mağazalarında satılıyor. Hiref mağazalarını ziyaret etmek için ise tıklayın.

Peki Ya Ayakkabı???


Bugün büyük gün içimde garip duygular, karnımda kelebekler, hafif bir baş dönmesi peki bu gece için hangi ayakkabıyı seçmeli?? O kadar kararsızım ki...Sex and the City Party'sine davetiyem olması ama partinin iptalle sonuçlanması  bile bu gece için o mükemmel ayakkabıyı bulamamam kadar üzmedi. Topuklu olsun ama ayağımı ağrıtmasın, bir yerden bir yere koştururken düşmeme mahal vermesin YSL Tribute Sandal giymek en büyük dileğim ama  bu gece çok fazla ayakta durmalıyım ve parke taşların  arasından yürümeliyim (canım ayakkabılarımın topuklarına  asla kıyamam...) dağları tepeleri aşmalı, bu konuları tatlıya bağlamalı ve hemen ayakkabı alışverişine çıkmalı.

Resimdeki YSL ayakkabıyı ve farklı renklerini Beymen mağazalarında bulabilirsiniz.

Hayallerim Gerçekleşmeyecek mi?

Küçük bir kızken büyüyünce en güzel gelin ben olacaktım; en güzel gelinlik benim olacaktı. Hala da olabilirim ya ama içimde şu an itibarıyla küçük bir ümitsizlik var. Birkaç ay önce nişanlımın ablası için gelinlik bakarken hayallerimdeki gelinliği gördüm (gerçi hayallerim çok sık değişiyor o yüzden bu 3 aylık periyodu göz önünde tutuyorum).

Resimde kendisiyle tanışabilirsiniz. Adı Caelum ve en yakın arkadaşım olmasını istiyorum. Birkaç gün önce kendisiyle İstinye Park Vakko'da şans eseri karşılaştık ve tam ona aşkımı anlatmak üzereyken çok kötü bir sürprizle karşılaştım. Kesinlikle değeceğini düşünsem de bir gece (gerçi çok önemli bir gece ama) için 10.000 Euro  gelinliğe verebilir miydik? Bu konu son günlerde aklımı çok fazla kurcalıyor. Şu an en büyük dileğim, Vakko'nun Elie by Elie Saab'tan Caelum gelinliğini %50 + %40'lık bir indirime sokması. O zaman gönül rahatlığıyla alabiliriz. Ama bu benim gelecek ay yeni bir gelinlikle yasak ilişkiye girmeyeceğimi garantilemez.

Yarın: Peki ya ayakkabı???

Herkese Merhaba

Benim dünyama hoş geldiniz...

Sevgili arkadaşlarımın kurduğu, bu çok yararlı ve üstüne üstlük keyifli, düğüne dair her şeyi
bulabileceğiniz Düğün Planım.com sitesinde düğün hazırlıklarımı, içinde olduğum duyguları, yaşadığım zorlukları, yararlı bilgilerimi günbegün sizlerle paylaşacağım. Bütün araştırmacı kişiliğimi, düğün ve onunla ilişkili konulara aktarıp sizlerin de ihtiyaç duyabileceğiniz, her şeyi yazacağım.

Yarın: Hayallerimdeki gelinlik ama nasıl?

Resimdeki gelinlik Vivienne Westwood imzalı ve milyonları ekran başına bağlayan Sex and the City filminde, Sara Jessica Parker tarafından giyilmişti.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails